Friday, July 27, 2012

Batum'dan Samsun'a 4. Gün | Uzungöl - Of - Trabzon

İlk iki gece hava inanılmaz sıcaktı, çadırın içinde bunalmıştık resmen. Hatta uyku tulumlarının içine girmek yerine tamamen açarak yorgan olarak kullanıyordum. Fakat Uzungöl'de altıma ve üstüme uzun-kalın şeyler giyip uyku tulumunun içine girmeme rağmen resmen dondum :)

Sabah 6.30 gibi uyandık, hazırlıklar falan tamamlandıktan sonra ufak bir zincir temizliği ve ardından zincir yağlamasına geçtik.
















Hazırlıklar tamamlanınca dün fotoğraf çekilemediğimiz birkaç yer vardı onları hallediyoruz :)






























Emre Abi'nin makinesinden yine kartpostallık bir fotoğraf daha çıkıyor, manzara gerçekten muhteşem. Uzungöl'den yukarı yaylalara çıkan bir yol varmış aslında onuda denemek lazım. 























Artık inişe geçmeye hazırız, Uzungöl çıkışına kadar yollar arnavut kaldırımı. Maşalarımızın kilidini açarak devam ediyoruz. Yol 2ye ayrılıyor Uzungöl çıkışında biri sağa biri sola gidiyor. Biz başta sola girdik ama baktık bi terslik var, hemen geri dönüp yaşlı bir teyzemize sorduk Çaykara yolu neresi diye? Sağa doğru gitmemiz gerekiyormuş :) Yolumuzu değiştirip devam ediyoruz. Ayder inişinde yaşadığım kazadan sonra Uzungöl inişinde daha tedbirliyiz. Kaldı ki inişin hemen başında çok tehlikeli 3 tane viraj var resmen 180 derece. Frenleri sıkmama rağmen yeri geldi bisiklet hızlandı. Saatlerce çıkmaya uğraştığımız yolu çok kısa bir şekilde iniyoruz, üzerimizde rüzgardan etkilenmemek için yine yağmurluklarımız var :) 











Çaykara'ya indiğimizde hemen bir marketin önüne çekiyoruz, alışveriş listemiz; kocaman bir ekmek, 2 domates, 2 hıyar, 1 kutu üçgen peynir. Kahvaltımız hazır :) Marketin sahibide Türk olduğumuzu görünce iyice ilgilendi bizimle sağolsun :) 











Çaykara'dan çıktıktan yaklaşık 3-4 km sonra bir otobüs durağına çekiyoruz, yanında da çeşmesi var. Domatesleri, hıyarları yıkayıp başlıyoruz kahvaltıya.























Yanlış hatırlamıyorsam Uzungöl inişinde birde yağmur atıştırmıştı inceden :) 











Kahvaltı bittikten sonra yola koyuluyoruz, ilk hedef Of'taki çay fabrikası.











Bu arada Of'tan yukarı çıkması saatler sürmüştü inişteki veriler;











40 Km yol 23,78 ortalama ile inildi max 49 km hızı görmüşüm. Ortalama yükselebilirdi ama Ayder inişindeki kazadan sonra gerçekten çok tedbirli indik.











Dün fabrikayı gezememiştik, bugün gezmemiz lazım. Fabrika bahçesine yine dün olduğu gibi girdik, çayımızı içtik. Biz çay içerken de bir grup aile geldi, baktık onları gezdirecekler takıldık peşlerine :) Çayın fabrikaya getirilişinden çıkışına kadar tüm aşamalarını gösterdiler. Kalabalıktan ve gürültüden dolayı adamın anlattıklarını tam olarak anlayamasakta temel olarak kaptık. En çok şaşırdığımız durum ise, çaylar 30 kiloluk hava geçirmez çuvallara doldurulduktan sonra İstanbul ve Ankara'ya gönderilip orada paketleniyormuş. Emre abinin fabrikadan çay alma gibi bir fikri vardı ama orada satılan çaylarda İstanbul ve Ankara'dan gelen çaylar, almanın pek bir anlamı yok kısacası :) 
















Fabrika'dan bikaç fotoğraf;






























Gezi bitti, fabrika önünde de son fotoğraflar, artık yola çıkmaya hazırız :) İlk durak Sürmene...

























Sürmene'de meşhur Sürmene pidesi yenecek ve bıçak alınıcak :) Hoş ben geçen sene almıştım aslında ama Emre abiyle de bir gidelim bakalım dükkana.











Karadeniz'in biz seferiler için sanırım en büyük sıkıntısı lokantaların vs hep iftarda açık olması. 























Sürmene'ye girdik, anayol üzerinde herkese tavsiye edebileceğim "Ayhan Sürmen Serender Restorant" var. Oraya giriyoruz, geçen sene de burada yemiştim bu sene de burada yiyorum. Emre abiyle ben çok aç değiliz ama en azından pideyi tadalım diye ikimize 1 tane söylüyoruz. Gayette doyurucu oldu, pide fiyatı 10 Lira. O pideye göre çok yüksek bir fiyat değil kesinlikle.


















Pide olayını falan bitirdikten sonra yine yol üzerinde (geçen sene yoktu), meşhur Sürmene bıçağı dükkanlarına gidiyoruz. 2 tane firma var kısaltmaları harika. Biri bu arkadaşlara kısaltmanın ne amaçla yapıldığını söylememiş heralde :) Biri Sürbısa diğeri Sürdövbısa :) 











Biz Sürbısa'ya girdik, geçen sene de oradan almıştım. İlçe merkezinde ki dükkanlarından. Emre abi arkadaşlarına ufak hediyelik çakılar aldı, ben de nasıl bir gaflette bulunduysam babasına kurban bıçağı isteyen ev arkadaşımı aramış bulundum. 1-2 bıçak alacam derken koca kutuda Kurban Seti alıyorum satırlı matırlı :) Neyse ki heybemin üst bölmesi çok dolu değildi, oraya sağlamca yerleştirdikten sonra artık bisikletim 2 kilo kadar daha ağır, rampalarda farkedicek muhtemelen :) 











Sürmene çıkışında karşı şeritten bir ses duyuyoruz ve çeşme başında bir bisikletçi bizi su başına davet ediyor. Bisikletleri kenara çekip karşıya geçerken baktım ki bisiklet Kron, tamam abi bu Türk diyorum Emre Abiye. Sevgili Peyami Nazik ile burada tanışıyoruz, kendisi yola Adana'dan çıkmış. (Umarım yanlış hatırlamıyorumdur) Antalya'da 2 ay kadar konaklamış ardından buralar gelmiş. Türkiye turunda, amacı Hopa'ya gittikten sonra Kars'a geçmek ve aşağı inerek Hatay, ardından Adana'da turunu noktalamak. Kendisi şuan turuna devam ediyor, şans eseri burayı okursa, başarılar diliyorum. Umarım kazasız belasız şekilde turunu tamamlar. 











Peyami Beyle fotoğrafımız;























Yola devam ediyoruz, Of - Trabzon arasında kısa mesafeli de olsa eğim oranı az olmayan rampalar varmış. Bugün kendim de ilk 3 günkü enerjiyi bulamıyorum nedense.











Araklı çıkışında tek bir tünel geçiyoruz. Diğer geçtiğimiz tünellere göre uzun bir tünel, fakat asıl hedefimiz Samsun - Ordu yolunda ki 4 kilometrelik tünel :) 























Bugün hedefimiz Maçka'ya varıp orada yatmak, ertesi gün ise Sümela Manastırına çıkıcaz. Trabzona yakın bölgede benim aynakol vites ayarım bozuldu bir türlü 1e geçmiyor. Rampalarda da bu durum oldukça zorlamaya başladı, ne Emre abi ne ben anlamıyoruz vites ayarından. Hemen telefon joker hakkımızı kullanarak Emre Abi'nin Tokat'taki bisikletçisi İsmail Abiyi aradık. O biraz yardımcı olmaya çalıştı ama yine de yapamadık.











Bu arada Trabzon'a yaklaşık 20-30 km kala Hollandalı dostumuz Frank dün az yol gittiklerini ve bugün Trabzonda dinlenme gününde olduklarını söyleyen bir mesaj attı. Hotel Benli'de 30 Liraya kaldıklarını da belirtmiş. Bizde diyoruz ki gidelim 1 saat oturur bişeyler içer Maçka'ya devam ederiz. Trabzon'a girdik ama Trabzon giriş tabelasını görmediğimiz için fotoğraf çekilemedik önünde. Kaldıkları oteli hemen bulduk, Frank ve Martje'de geldi, selamlaşmanın ardından sizde burada kalsanıza dediler. Emre abiyle ufak bir bakışmanın ardından abi ben bittim burada kalalım dedim :) Emre abinin bugün enerjisi yerinde devam edelim desem bırakın Maçka'yı Sümela'ya çıkacak ama ben kötü olunca bizde burada konaklama kararı verdik. Otelde deniz manzaralı odalar da varmış ayrıca. Hemen Frank'ların bir üst katında oda tahsis ettiler adam başı 15 Lira, temiz bir yatak ve duş imkanı da var üstelik. Bikaç saat dinlenmenin ardından beraber yemeğe çıkmak üzere sözleştik Frank'larla. Bu arada vites ayarı konusunda sağolsun Frank yardımcı oldu ve sorunu çözdük. 











Otelin bu kadar ucuz olmasının sebebi de daha önce burada yabancı bir bisikletçi tam 6 ay kalmış ve otel sahibi ona böyle güzel bir fiyat yapmış. Adam da sen her bisikletçiye bu fiyatı yapıcağına söz ver bende tüm forumlarda yazayım demiş ve yazmış. Her gün 3-4 bisikletçi geliyor diyor adam. Bisikletçilere özel fiyat kısacası bu 15 TL.











Duş ve dinlenme olayını hallettikten sonra yemeğe çıkıyoruz, kısa bir yürüyüş...










Otel sahibine yemek yenilebilecek ucuz ve güzel bir yer sorduk Çınar Restoranı önerdi. İyi dedik gidelim, gittik fakat çok az yemekleri kalmış. Yarın ramazanın ilk günü ve Çınar Restoran 1 ay boyunca kepenk kapatıyor. Çıksak mı girsek mi derken garsonun biri burası 50 yıllık çınar abi siz geçin biz sizi doyururuz diyince geçip oturduk. Ustada sağolsun önden çorbalarımızı gönderdi, arkadan herkese karışık yemek, ikram olarakta ortaya et şiş ve ızgara köfte. Artı olarakta yemek sonrası baklava :) E ramazandan önceki son müşterileriz olsun artık o kadar. Hoş ben ertesi gün mideyi ve motoru bozdum ama yediklerimden midir, yoksa üşütmekten midir bilemiyorum. Benden başka kimsede bir sorun yoktu.

Yemek dönüşü otelin fotoğrafı;
















4. günde bitti, rahat bir yatakta rahat bir uyku yüzü görücez bu gece. 











Rota;























 Tur Verileri:






Toplamda Geçilen Tünel Sayısı: 17






4. Günde Katedilen Kilometre: 95,36






4 Gün Sonunda Katedilen Toplam Kilometre: 415,54






Ortalama Hız: 21,23






Bisiklet Üzerinde Geçen Zaman: 4 saat 35 dakika

















No comments:

Post a Comment